Sindirim nedir?
Besinlerin mekanik ve kimyasal değişikliklere uğrayıp emilme ve işe yaramayan posalarının vücuttan dışarıya atılmaya hazır duruma getirilmesidir. Bu işi gören düzene de «Sindirim sistemi» denir. Sindirim, üç çeşit sindirim organından, dil, dişler ve tükürük bezlerinden meydana gelen ağızda başlar. Dişler, besini öğütürlerken tükürük bezleri tükürük salarlar. Tükürük, öğütülen besini ıslatır, yumuşatır, dağınık parçaları birbirine yapıştırır. Bu arada suda eriyebilenleri eriterek mide özsuyunun etkisine hazır bir duruma getirir. Aynı zamanda «ptiyalin» adı verilen bir enzimin yardımıyla nişastayı «maltoza»ya (bir çeşit şeker) çevirir.
Ağız boşluğunun arkasında bulunan yutak, çevrili olduğu kasların yardımıyla besini yemek borusuna geçirir. Yemek borusu yoluyla besin mideye ulaşır. Mide, sürekli olarak özsuyunu salar. Bu özsuda proteinleri etkileyip bunları daha basit azotlu madde (peptonlar) durumuna dönüştüren hidroklorik asit ile bir enzim olan pepsin vardır. Bu kimyasal değişmeler sırasında mide, kendine özel sürekli hareketlerle içindeki besinleri yoğurur. Bir süre sonra mide görevini tamamlar. Bu, besinlerin özelliklerine göre, yarım saatten 7 saate kadar sürer. Besinler «kimüs» adı verilen beyazımsı bir bulamaç durumunu alır. Mide kuvvetli bir büzülmeyle bu bulamacı, mide kapısı denen özel bir aralıktan yavaş yavaş bağırsağa geçirir.
Kimüs, bağırsağın ilk bölümüne, onikiparmak bağırsağına gelince bağırsaktaki sindirim başlar. Kimüsün buraya gelmesiyle üç salgı onikiparmak bağırsağına dökülür. Bunlar, onikiparmak bağırsağının çeperlerindeki bezlerin saldığı özsu ile pankreas ve karaciğerin salgıladıkları özsu ve öd'dür. Pankreas, özsuyunu onikiparmak bağırsağının ikinci parçasına iki kanalla döker. Bunlar «Büyük kanal veya Wirsung kanalı» ile «Küçük kanal veya Santorini kanalları» dır. Od de «koledok» kanalıyla onikiparmak bağırsağının ikinci parçasına dökülür.
Büyük bir beze olan pankreasın salgıladığı özsu, sindirim sisteminin en kusursuz ve en kuvvetli özsuyudur. Bu özsu, tripsinle peptonları etkileyip aminoasitlere çevirir. Tükürükteki ptiyalin'in aynı olan bir amilaz, ağızda başlayan sindirimi tamamlayıp nişastayı maltoza çevirir. Mideden hiç değişmeden gelen yağlı maddelere lipaz ile öz aynı anda etki yaparak yağ asitleriyle gliseritlerin ince bir karışımı durumunu almalarına sebep olurlar. Artık bu karışımı bağırsak emebilir.
İnce bağırsakta sindirim, başka mayaların yardımıyla devam ederek değişmeler tamamlanır. Peptonlar aminoasitlere, maltoz, glikoza çevrilerek emilmeleri mümkün olur. İyice değiştikten sonra çok akıcı bir durum alan kimüs, «kilüs» adını alır. Sindirim tamamlandıkça organizmanın yararlanacağı nitelikleri alan besin maddeleri, bağırsak tümürleri tarafından emilirler. Kilüsün, tümürleri örten hücrelerden süzülerek ^geçmesiyle sonuçlanan bu olaya osmos adı verilir.
Yağlı maddelerin bir kısmı ilk önce lenf damarlarına, oradan da göğüs lenfa kanalına geçerek genel dolaşıma karışır. Ama, protitler, şekerler ve tuzlar kılcal damarlara geçerek kapı toplardamar aracılığıyla karaciğere giderler. Kalın bağırsak suyu emer. Bundan ayrı olarak milyarlarca bakteri, sindirim özsularının etkisinden kurtulmuş olarak bitkisel besinlerin selülozunu etkileyip bir bölümünün emilebilir glikoza çevrilmesini sağlar. Sindirim sonunda, suyunun büyük bir bölümüyle vücudumuza yararlı olan besleyici bütün elemanlarını kaybeden besin maddeleri, artık zararlı bir posa yığınından başka bir şey değildirler. Bunlar, bağırsakların özel hareketleriyle göden bağırsağına ve anüse kadar gönderilirler. Buradan da dışarı atılırlar.
Sindirim sistemi nedir?
Vücudumuzun yaşamını sürdürebilmesi için karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller gibi maddelere ihtiyaç vardır. Bu maddeleri de çeşitli besinler yoluyla elde ederiz. Fakat, besinlerle gelen bu maddeler, vücudun kullanabilmesi için fazla büyüktür. İşte, vücuda alınan bu besin maddelerinin ve içeriklerinin kana ve hücrelere geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması işlemine sindirim denir. Bu olayı gerçekleştiren sisteme de sindirim sistemi adı verilir.
Sindirim'in gerçekleşme şekilleri
Mekanik Sindirim: Besinleri sadece boyut olarak küçültüyorsak bu mekanik sindirime örnektir. Bu sindirim türüne fiziksel sindirim de denir. Fiziksel değişim konusundan da hatırlayabileceğimiz gibi maddenin özelliği değişmiyor, sadece şeklinde farklılıklar oluşuyorsa bu değişimlere fiziksel değişim diyorduk. İşte mekanik sindirim de aynı anlama gelmektedir. Örneğin büyük ekmek parçalarını dişlerimizde parçalayıp küçük parçalar haline getirmemiz mekanik sindirime örnektir.
Mekanik sindirim olayları
1. Ağızda dişler yardımıyla besinlerin parçalanması,
2. Midede kasılma hareketleriyle besinlerin bulamaç haline getirilmesi,
3. İnce bağırsakta safra salgısı sayesinde büyük yağ moleküllerinin küçük yağ taneciklerine dönüştürülmesi.
Kimyasal Sindirim: Besin parçaları kendilerini oluşturan yapı taşlarına parçalanıyorsa kimyasal sindirim gerçekleşmiştir. Örneğin ekmekte karbonhidrat türü besinler çok bulunur. Karbonhidratlar ise Nişasta, glikoz, laktoz, maltoz gibi yapı taşlarından meydana gelir. Sindirim sonucunda glikoz gibi bir yapı tası elde edildiyse gerçekleşen sindirimin kimyasal olduğu söylenebilir.
Enzim nedir?
Kimyasal sindirim enzim denilen sıvılar yardımıyla gerçekleşir. Enzimleri besine etki ederek kimyasal yapılarında değişikliğe neden olur.
Kimyasal sindirim gerçekleştiği bölümler nelerdir ?
Ağızda: Karbonhidratların sindirimi – Tükürükteki enzimler yardımıyla.
Midede: Proteinlerin sindirimi – Mide Öz suyu ve mide enzimleri yardımıyla.
İnce bağırsakta: Karbonhidrat, yağ ve proteinlerin sindirimi – Pankreas öz suyu yardımıyla.
Sindirim sistemi organları hangileridir ?
1. Ağız
2. Yutak
3. Yemek Borusu
4. Mide
5. İnce Bağırsak
6. Kalın Bağırsak
7. Anüs
Sindirime yardımcı organlar hangileridir ?
1. Karaciğer
2. Pankreas
Sözlükte sindirim ne anlama gelmektedir ?
Besinlerin çeşitli enzimlerle eritilerek, parçalanarak incebağırsakta emilebilir, kana karışabilir duruma gelmesi için uğradıkları fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümü, hazım.