Simya nedir?
Alşimi de denen simya, kimyanın öncüsü kabul edilen ve Orta Çağ ve Rönesans boyunca metalleri altına çevirme ve ölümsüzlük iksirini bulma uygulamalarına dayanan kurgusal bir felsefedir. Tarih boyunca Avrupa, Afrika ve Asya’da uygulanmıştır.
Temel amaçları değersiz metalleri altın ya da gümüş gibi değerli metallere çevirmek ve insan vücudunu ve ruhunu olabilecek en üst, en saf ve en sağlıklı seviyeye getirerek sonsuz gençlik ve ölümsüzlüğü keşfetmektir.
Simya bir bilim değildir, teorik bir temele dayanmaz ve sistematik bilgiler içermez.
Simyacı nedir, simyacı kime denir?
Simya çalışmalarını icra eden kimselere simyacı denmektedir.
Simyanın tarihi
Simya antik Mısır’da doğmuştur. Mısırlılar ölümden sonra yaşama inanmışlardır ve bu sebeple ölülerini mumyalamışlardır. Mumyalama işlemi sebebiyle edindikleri kimyasal bilgiler muhtemelen simyanın doğuşuna ön ayak olmuş ve ölümsüzlük fikirlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
M.Ö. 332 yılında ise Büyük İskender Mısır’ı fethetmiştir. Yunan filozoflar Mısır kültürüne merak salmıştır. Yunanların maddenin oluşumuna dair fikirleri Mısırlıların kutsal bilimleriyle harmanlanmıştır.
Sonucunda Khemia (Yunancada Mısır anlamına gelir) oluşmuştur.
7. yüzyılda Mısır Araplar tarafından fethedildiğinde Khemia kelimesi başına “al-“ eki almıştır ve “Al-Khemia” sözcüğü ortaya çıkara günümüzdeki alşiminin kökenini belirlemiştir.
Simyanın ilk zamanlarına dair ne yazık ki çok fazla bilgi bulunmamaktadır. 391 yılında Hristiyanlar İskenderiye kitaplığını yakmış ve bu döneme ait birçok eseri yok etmişlerdir.
Simya, Çin’de Taoist keşişler tarafından da ayrıca icra edilmiştir. Keşişler hem içsel hem de dışsal iksirlerle ilgilenmişlerdir. İçsel iksirler hayati enerjilerin insan vücudu üzerinde kullanımını, dışsal iksirlerse hayatı uzatabileceği düşünülen mineraller, bitkiler vb. maddeleri temel almıştır.
Çin ve Mısır’da olduğu gibi Hindistan’da da simya icra edilmiştir. Hintliler bu alanda Çinlilere benzer inançlara sahiptir. Onlar da Çinliler gibi vücudu arındırıp yaşamı uzatmanın içsel ve dışsal metotları üzerinde durmuşlardır.
Araplar 8. yüzyılda İspanya’ya geldiklerinde simya batıda da yaygınlaşmaya başlamış ve buradan hızla tüm Avrupa’ya yayılmıştır Arap inanışına göre metaller cıva ve sülfürün belli oranlarda bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Altın en değerli metal olarak görülmüş ve diğer tüm metaller daha az değerli bulunmuştur. Bu algı batılı simyacılar arasında da yaygın olarak benimsenmiştir.
Bu daha az değerli metallerin “Felsefe Taşı” adındaki bir taş sayesinde altına çevrilebileceği düşünülmüştür. Bu taşın ayrıca ona sahip olan kişiye ölümsüzlük getirdiğine de inanılmaktadır. Çinliler bu taşa “Ölümsüzlük Hapı” adını vermiştir.
16. yüzyılda Avrupa’da simyacılar iki gruba ayrılmışlardır. İlk grup yeni bileşiklerin keşfine ve bunların reaksiyonlarına odaklanmış ve günümüzdeki kimya biliminin temellerini atmışlardır.
İkinci grup ise simyanın daha spritüal ve metafizik yönlerine odaklanmış, ölümsüzlüğü ve değersiz metalleri altına çevirmenin yollarını aramaya devam etmiştir.
Simyanın hedefleri
Basitçe açıklarsak simyanın hedefleri üçe ayrılır.
1. Sahibi olan kişiye ölümsüzlük getirdiğine inanılan ve metalleri altına çevirdiği düşünülen felsefe taşını bulmak.
2. Sonsuz gençlik ve sağlık iksirini bulmak.
3. Değersiz metalleri değerli metallere (genellikle altın ve gümüş) çevirmek.
Ünlü Simyacılar
1. Johann Rudolf Glauber
2. Arnaldus de Villa Nova
3. Ebu Musa Cabir bin Hayyan
4. Nicolas Flamel
5. El-Razi
6. Thomas Norton
7. Robert Boyle
Simya kelimesinin sözlük anlamı
1. Alşimi
2. Elementleri altına çevirmek isteyen bir iş alanı, simya
Simya kelimesinin İngilizcesi
Alchemy
Kaynaklar:
http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/crabb/history.html
http://www.dictionary.com/browse/alchemy
http://www.rsc.org/periodic-table/alchemy/what-is-alchemy
https://en.wikipedia.org/wiki/Alchemy
www.tdk.gov.tr