Resim

Kağıt, bez, duvar ve benzerleri gibi düz yüzeyler üzerine kalem, boya veya başka araçlarla çizilen bir şeyin benzeridir. İnsanlar, en ilkel çağlardan beri resim yapmışlardır. İspanya ve Fransa'daki bazı mağaralarda bulunan resimler insanların tarih öncesi çağlardan beri resim yapmaya özendiklerini göstermektedir. Tarih çağlarının başlamasıyla beraber resimde de büyük ilerlemeler olmuştur. M.O. 3000 yılında Eski Mısır'da yapılan mezarların, tapınakların duvarlarına ustaca resimler yapılmış, Girit'te M.O. 2000 yılında yapılan sarayların duvarları resimlerle Süslenmiştir. Kağıt üzerine yapılan ilk resimlerin başlaması ise M.O. 1600 yılına kadar uzanır. Bu tarihte papirüs üzerine resim yapıldığı bilinmektedir.

Resim alanındaki ilerlemeler zamanla devam etmiş, Eski Yunan ve Roma'da çok önemli bir sanat olarak sayılmaya başlanmıştır. Bu devirlerde evlerin duvarlarına resimler yapıldığı gibi vazo üzerlerine de resimler yapılmıştır. İlk tablo ressamlığının da bu devirde başladığı biliniyor. Ortaçağ resmi Bizans çağında parlamıştır. Bu arada ilk Hıristiyan minyatür sanatı doğmuş İngiltere ve Avrupa'da da kitaplara minyatürler yapılmaya başlanmıştır. 10 ve 11. yüzyıllardaki Roma sanatında dini resimler büyük bir yer tutar, kilise duvarları bu tip tasvirlerle süslenmiştir.

resim

Rönesans'ta Resim: Başka sanat kollarında olduğu gibi resimde de Rönesans büyük yenilikler getirdi. Rönesans resmini ilk olarak canlandıran Giotto di Bondone(1267 - 1337) den sonra, Massacio (1401 1428) bu çığırı ilerletmiş, insan vücudu artık hacim kazanmaya başlamıştır. İtalya’da büyük bir gelişme gösteren Rönesans sanatının başlıca temsilcileri Fra Angelico, Botİcelli, Ghirlandajo'dur. Leonarda da Vinci (1452- 1519), Rafaello (14831520) Michelangelo (1475- 1564) ise Rönesans'ın daha sonraki devirlerinde yetişen dev sanatçılardır. Bu büyük resim ustalarının eserleri günümüzde değerlerini korumakta, hayranlıkla seyredilmektedir.

Rönesans'ın etkileri İtalya'dan sonra Almanya'da ve Flamanlar arasında yayılmış, van Eyck, Memling, van der Weyden gibi Flaman sanatçıları, Brueghel gibi bir Holandalı ressam 15. ve 16. yüzyıllarda Rönesans resmine yeni bir ifade kazandırmışlardır. (Renkli resimler Say. 962 - 963) Barok ve Rokoko: 16. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa resminde başlayan akım «Barok» diye anılır. Bu resim görüşünün en büyük ustaları El Greco (1541 1614) ve Velasquez (1599-1660) adlı İspanyol ressamları ile bir Flaman sanatkarı olan Rubens (1577- 1640), Frans Hals (1580- 1666) ve Rembrandt (16061669) gibi Hollandalı ressamlardır. Barok devrinde resim, ışık bakımından zenginleşmiş, derinlik ve hareket kazanmıştır.

Rokoko, 18. yüzyılda kendisini göstermiş ve Barok'un son safhasını teşkil etmiştir. Rokoko resmi, daha çok hareketli, eğlenceli toplulukları ifade eder. Bu dönemdeki ünlü sanatçılar arasında İspanyol ressamı Goya (1746- 1828), İngiliz W. Hogarth (1697- 1764), Fransız Watteau (1684-1721) ve Fragonard (1732-1806)'ı sayabiliriz. Resimde 19. ve 20. Yüzyıllar: 19. yüzyılda Alman ve Fransız resmine romantizm hakim olur. Bu arada Fransa'da J. L. David ve Ingres gibi klasisizmi temsil eden ressamlar da yaşamıştır. Yine 19. yüzyılda resim sanatına büyük bir yenilik getiren empresyonizm başlar.

O zamana kadar ressamlar tablolarında daima tabiatı, gerçeği aksettirmeye çalışırlardı. Halbuki empresyonistler tabiatta gördüklerini değil, gördükleri şeylerin üzerlerinde bıraktığı izlenimleri anlatma yoluna gittiler. İngiltere’de W. Turner (1775- 1851 ) ile başlayan bu çığır, Fransa'da Claude Monet (1840 1926), Edgar Degas (1834- 1917), Auguste Renoir (1841-1919), Paul Cezanne (1838- 1906) gibi büyük ressamlar tarafından desteklendi. Aynı yolda yürüyen P. Gauguin (1848- 1903) ve V. van Gogh (1853- 1890) ise daha sonra ekspresyonizme yaklaşan eserler verdiler.

Ekspresyonizm, 20. yüzyılda başlayan bir akımdır. Bu akımı, «Kübizm» akımı takip etti. Kübizmin öncüleri G. Braque, Pablo Picasso ve J. Gris'tir. Kübizmle beraber resim sanatı artık tam anlamıyla bağımsızlık kazandı. Sanatçılar duygularını diledikleri şekilde ifadeye başladılar. Bunun sonucu olarak «soyut resim» ve sürrealizm doğdu.

Türkler'de resim

Resim Türklerde en parlak çağına Osmanlı İmparatorluğu zamanında erişmiştir. Mamafih daha önce Uygurlar'ın duvar resimleri yaptığı bilinmektedir. Türkler, Anadolu'ya yerleştikten sonra resim alanında ilerlemeler kaydetmişler, bu arada Anadolu Selçukluları çini üzerine resim yaptıkları gibi minyatür tarzında da resim yapmışlardır.

Osmanlı çağında da, 19. yüzyıla kadar resim minyatür tarzında devam etmiştir. Ancak dış ülkelerden gelen ressamlar, padişahların resimlerini yapmışlardır. Bu arada Nigari, Levni, Nakkaş Osman gibi büyük minyatür ressamları yetişmiştir. Batılı anlamda resmin başlaması ise 19. yüzyıla rastlar. Avrupa resmini Türkiye'ye ilk getiren Şeker Ahmet Paşa (1841 - 1907) olmuştur. Ondan sonra Nuri Paşa (1839 1906), Halil Paşa (1857- 1939) ve Şevket Dağ (1876- 1944) gibi ressamlar Türk resminin Batılılaşmasında büyük rol oynamışlardır.

Bu arada 1883'te açılan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi (Bugünkü Güzel Sanatlar Akademisi), Batılı tarzda çalışan Türk ressamlarının yetişmesinde birinci planda rol oynadı. Bu okuldan yetişen ve resim bilgilerini Avrupa'da derinleştiren başlıca sanatkarlarımız İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Mihri Hanım, Cemal Tollu, Nurullah Berk, Elif Naci, Şeref Akdik, Zeki Faik Izer, Ercüment Kalmık, Bedri Rahmi, Nuri İyem, Fethi Karakaş'tır.

Resim çeşitleri ve tekniği

Resimler, canlandırdıkları konulara göre çeşitlere ayrılırlar. Başlıca resim çeşitleri: Portre, manzara, dahili resim ve natürmort'tur. Portre, bir tek İnsanın dış görünüşüdür. Manzara (peyzaj) adından da anlaşılacağı gibi tabiatın çeşitli görünüşlerini ifade eden resimdir. Dahili resim (bina içi), çeşitli binaların saray ve benzeri yerlerin iç görünüşünü tespit eder. Natürmort ise cansız tabiat resmidir. Vurulmuş av hayvanları, dalından kopmuş meyve ve çiçek resimleri bu gruba girer. Bundan başka günlük hayatı tasvir eden resimler «genre» (janr) diye anılır. Reklam maksadıyla yapılan resimlere de «afiş» denir.

Ressamlar resimlerini çeşitli vasıtalarla yapar. Yalnız siyah kalemle yapılan siyah beyaz resimlere «kara kalem» denir. Su ile karıştırılmakla eriyen boyalarla yapılan resimlere «suluboya» keten ve gelincik yağı gibi yağlı maddeler İçinde eriyen boyalarla yapılan resimlere de «yağlıboya» resim denir. Bunlardan başka guaş ve pastel resimler de vardır. Guaş boyaları da suluboyadır, ancak sıvı zamkla karıştırılmışlardır ve saydam değillerdir. Pastel ise renkli, kuru boyalardır. Pastel resim yapmada kullanılan .renkli boya çubukları kağıtlara sarılı olarak satılır. Yumuşak, zarif bir renk verirler.

Ayrıca yağlıboya tekniğinin gelişmesine kadar kullanılan bir «tempera» tekniği vardı ki, bunda boyalar yumurta sarısı, zamklı su, bal, İncir sütü gibi maddelerle karıştırılarak yapılırdı. Resimde bir de «fresk tekniği» vardır. Büyük duvar resimleri bu teknikle yapılır. Fresk tekniğinde resim taze ve ıslak bir kireç tabakası üzerine yapılır. Bu ıslak tabakaya sürülen toz boyalar kireçle karışarak artık ayrılmaz bir bütün meydana getirir. Böylece zamanla silinmeyen duvar resimleri ortaya çıkar.

Konularına göre resim türleri

Portre: Bir kimsenin tasviri, baş kısmı;

Figür: İnsan tasviri, insan ve hayvanı konu alan resim. İnsanda bütün vücut gösterilir;

Figüratif: Dış gerçeğin aynen tasviri. Soyut (müşahhas), abstre, nonfigüratif resmin zıttıdır.

Natürmort: Cansız nesnelerin (meyve, çiçek, alet vs.) resmi;

Enteriyör: Bina içi, ev içi resmi;

Peyzaj: Manzara resmi; konusu kır, tabiat olan resim;

Janr (genre): Günlük hayatı anlatan resim;

Şematik resim;

Reklam resimler;

Teknik resim;

Dekoratif resim;

Soyut resim;

Baskı resim.

Lümünistik sanat: Rembrant ve Titien, yeni bir görüşle kendi anlayışlarına uygun tablolar yapmaya başladılar. Göstermek istedikleri kısımları aydınlatıyorlar, diğer yerleri de gölgeler içinde bırakıyorlardı. Bu tarzda çalışan ressamlar lümünistik sanat (ışık-gölge) grubunda yer aldılar.

Barok sanatı: Rönesansın dış yüze ait kompozisyonları, ışık-gölge oyunlarıyla hareketlenen renk kütlelerine yerini bırakır. Mekanda göz derinlere çekilir. İspanya’da El Greco (1541-1614) mistik havada dini resimleriyle; Velazquez (1599-1660) portreleri ve tarihi resimlerine ışık katarak hareketlendirdiği mekanlarıyla barok ustasıdırlar. Ruisdael, Hobbema gibi Hollandalı ressamlar, Rembrant gibi, manzara resmine duygulu bir üslup kazandırmışlardır.

Romantizm (duygusallık): Romantizm resimanlayışı, konuları daha çok duygusal yönden ele aldı. Genellikle peyzaj ve toplum yaşayışını ele alan bu grubun ressamları tabiat ve insanları belirtmeğe çalışmışlardır. Delaecoix, Corot, Goya başlıca ressamlardır.

Realizm (Gerçekçilik): Bu akımdan önce konular, saray ve saray yaşantıları, portreler ve en güzel manzaralar dikkatle seçilip işlenirdi. Tabiatı olduğundan daha güzel ve yüksek göstermek gelenek halini almıştı. Millet, Courbet, Davmier halkın yaşayışlarını konu alıp, hayatı ve tabiatı olduğu gibi yansıtmışlardır. Realizme göre; gerçek, güzel olan şeydir.

Empresyonizm (İzlenimcilik): Yeniliklerin hareket noktası sayılır. Empresyonistler tabiattan aldıkları konuları resimliyorlardı. Açık havaya, kırlara çıkan ressamlar, her an değişen ışık ve gölgeleri, tabiatın canlılığını küçük fırça vuruşlarıyla, renk halinde geçiriyorlardı. Mesela ağaçların yeşil rengi öğle üzeri daha parlak, daha canlı görüldüğü halde akşama doğru koyu renkte ve donuk görünür. Bu akımın sanatçıları açık havada çalışmaya önem vermişlerdir. Çünkü aradıkları canlı ve temiz renkleri gün ışığının parlaklığında bulmuşlar, koyu ve karanlık renklere resimlerinde yer vermemişlerdir.

Renk, ya olduğu gibi veya değerini düşürmeyen başka renkle karıştırılmıştır. Işıklar sarı, turuncu, kırmızı tonlarında aranmış, gölgelerde bunların zıtları olan mavi, mor, yeşille boyanmıştır. Böylece renkleri kirletmeden eşyanın hacim etkisi sağlanmaya çalışılmıştır. Konular da değişiyor, artık her türlü tabiat parçası bir konu olabiliyordu. Saf renklerin önem kazanması ile resim gene dış yüzün işlenmesine dönüyordu.

Empresyonizmin ileri gelen temsilcileri; E. Manet, Ey. Degas, P. Renoir, C. Monet, P. Ceazanne ise daha objektif, daha sağlam şekiller vererek ekspresyonizme doğru adım atmış, daha geniş renk satıhlarına dönmüştür. P. Gauguin ile V. van Gogh, bu yolda ilerleyerek eserlerine ekspresyonizme yaklaşan sembolik manalar kazandırdılar. 1874’te Paris’te empresyonist ressamlar birleşerek ortak bir sergi açtılar. Monet’in "Güneş Doğarken İzlenim" adlı tablosu alay konusu oldu. Bu olaydan sonra izlenimcilik adını aldılar.

Ekspresyonistler (Anlatımcılık): 1901 yıllarında izlenimcilere tepki olarak doğdu. Bu akımda kişinin ruhi yaşayışı önem kazandı. Tabiat ikinci planda kalır. Bu akımın sanatçıları kendilerini boğan, ezen ızdırapları, haksızlıklara karşı olan isyanları yeni bir renk ve biçim görüşüyle anlatmak istemişlerdir. İnsan vücutlarını çirkin, yüzlerini korkunç yapıyorlardı. Çizgileri kaprisli, kullandıkları renkler ise cesaretlidir. İlk ustaları Van Gogh ve Munch; sonra Kırchner, Nolde, Rouault, Modigliani’dir.

Kübizm: Kübist sanatçılar hayalin eseri olan bir düzen koymuştur. Saf geometriye dayanan kübizm, plastik küplerle düzenini kuruyorlardı. Kübizm de başlangıçta diğer sanat akımları gibi anlaşılmamış, alaya alınmıştır. Hemen hemen her akımla ilgilenen Picasso kübizmin de kurucularındandır. Birinci Dünya Savaşından önceki yıllarda Paris’te gelişmiştir. Braque, Gris, Liger bu akımın sanatçılarındandır.

Puvantilizm (Noktacılık): Neo-empresyonizm (Yeni İzlenimcilik) diye de sanat tarihine geçmiş olan bu akım, Empresyonist görüşlerin etkisinde kalmış, bir bakıma onun devamı sayılır. Puvantalistler, bilimsel metotlarla renk karışımını uygulamışlardır. Gaye göz yolu ile renk karışımları sağlamaktır. Sanatçılar renkleri paletlerinde karıştırarak tuvale sürmüyorlar, onun yerine karışımın yapacağı renkleri yanyana küçük noktalar halinde koyarak bu etkiyi sağlıyorlardı. Mesela sarı ve mavi rengi, küçük noktalar veya kareler halinde yan yana sürüldüğünde uzaktan yeşil gözükür.

Gözün bu aldanışı renklerde titreşim yapar, hoş bir görünüm de sağlar. Seurat ve Signac bu akımın başlıca sanatçılarıdır. fütürizm (Dinamizm-Hareket): 1909 yılında İtalya’da önce şiirde sonra da resimde çıkan, geçmiş ve geleneksel görüşleri reddeden bir akımdır. Fütürizmde yapılmak istenen şey, evrendeki hareketin bir anını tespit etmek değil, hareketin kendini duyurmaktır. Bu akıma göre her şey hareket halindedir ve değişmektedir. Bunlar daha çok fırtınalı denizler, son hızla giden otomobiller gibi hareketli konuları seçmişlerdir. Bellibaşlı sanatçıları Boccioni, Severini, Balla’dır.

Fovizm (Yırtıcılık): H. Matisse 1905 yılındaki bazı ressamlarla birlikte eserlerini sergiledi. Bu resimlerdeki renkler hemen hemen hiç karışmamışlardı. Biçimlerde de derinlik yoktu. Ressamlar hiç bir kural tanımadan kendilerini duygularına vermişlerdi. Bir eleştirici sergiyi gezerken, eserlerin arasında klasik İtalyan üslubunda küçük bir heykeli görünce "Vahşiler arasında bir Donetello" demişti. "Bir tabloya bakarken onun neyi göstermek istediğini unutmak gerek." görüşü hakimdir. Böylece Fovistler olarak tanındılar. Matisse, Dufy, Vilamincle, Derain gibi sanatçılar bu akımdandır.

Dadaizm: edebiyat ve sanatta bir akımdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında 1916’da başlamış, Almanya ve Amerika’da ortaya çıkmıştır. Dadaizm, eski toplum hayatını, sanat ve kültürü topyekün yıkmayı hedef tutan bir akımdır. En ilgi çeken yönü sanata karşı çıkan bir akım olmasıydı. Temsilcileri Duchamp, Picabia, Arsenberg’dir.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Sürrealist ressamlar tabiatın mantıki görünüşünü değil, insanın şuur altında ve rüyalarındaki alemi göstermek istemişlerdir. Klee, Miro ve Salvador Dali bu dalda tanınmış isimlerdir.

Soyut (Müşahhas) resim: Abstre veya Nonfigüratif diye de adlandırılan ve tabiat gürültülerine bağlı olmayan bir akımdır. Biçim ve renklere serbestlik tanıması sebebiyle heykeltraşlık, süsleme, dekor, kostüm, günlük eşyaların biçim ve renkleri bile soyut sanatın etkisi altında kaldı. Bu akımın gayesi çizgi ve renkleri düzenli bir biçimde yüzey üzerine yerleştirerek duygusal kompozisyonlar elde etmektir. Kandinsky ve Mondrian bu akımın temsilcileridir. Çağdaş resim alanlarının doğmasına etki eden faktörler:Gerçekleri arama tutkusunun uyanması; endüstrinin gelişmesiyle deney ve metodların önem kazanması; sosyoloji, psikoloji ve psikiyatri gibi ilimlerin ortaya çıkmasıdır.

Batı etkisinde Türk resmi

On beşinci yüzyılda, Gentile Bellini adındaki İtalyan ressamının İstanbul’a gelip, Fatih Sultan Mehmed Hanın portresini yaptığına dair söylentiler varsa da bu hiçbir tarihi kaynağa dayanmamaktadır. On sekizinci yüzyıl başlarında Üçüncü Ahmed Han zamanında Avrupa’dan İstanbul’a gelen ressamlar çalışmalar yapmışlar ve resimlerini Dolmabahçe Sarayında sergilemişlerdir.

İnsan, hayvan resmi ve heykelcilik alanında hiçbir çalışmanın yapılmadığı Osmanlı Devletinde hat, nakış, oyma, kakma, tezhip, tezyinat kollarında birbirinden güzel eserler verilmiştir. Sanatın, bütün inceliklerinin ortaya konduğu bu eserler günümüzde hayranlıkla seyredilmektedir. Minyatürde ele alınan konuların yanı sıra, Batılı manada tuval resmi, tanzimattan sonra, askeri okullara resim dersinin konmasıyla başladı. Önceleri peyzaj, natürmort türde resimler yapılırken, sonradan figüre yer verildi. Şeker Ahmed Paşa, bu dönemin ilk ressamlarından olup Türkiye’deki ilk resim sergisini açmıştır.

Sanayi-i nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Okulu)nin kurucusu (1883) Osman Hamdi Bey (1842-1913) ise, aynı zamanda, Eski Eserler Müzesinin kurucusu olup, ilk defa müzecilik fikrini getirmiştir. "1914 Nesli, Çallı Nesli" diye tanınan, genç Türkiye Cumhuriyetinin resim sanatı kurucuları olarak bilinen İzlenimci ressamlar arasında İbrahim Çallı, Avni Lifij, hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Sami Yetik, Ali Sami Boyar, Şevket Dağ sayılabilir. 1933’te Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Cemal Tollu, Elif Naci gibi ressamlar, "D Grubu"nu kurdular, soyut akımı ve diğer eğilimleri Türkiye’ye soktular. Halen, günümüz Türkiye’sinde soyut (müşahhas) ve figüratif bütün Batılı ürünler sergilenmektedir.

Sözlükte "resim" ne demek?

1. Varlıkların, doğa görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kağıt, bez vbüzerinde yapılan biçimleri; kimi eşyadan ve kimi işlerden alınan vergi.
2. Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat.
3. Fotoğraf

Resim kelimesinin ingilizcesi

adj. pictorial
n. picture, figure, drawing, painting, photo, image, illustration, tableau, tablature, dues, tax, effigy, likeness
Köken: Arapça

Yorumlar

Bu sayfa ait yorum bulunamadı. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum ekle

Vazgeç