Plazma nedir?

Kanın sıvı kısmıdır. Bulanık bir rengi vardır. Kanın besleyici kısımları bu sıvı içinde bulunur.

Gerekirse insanlara kan yerine sadece plazma da verilir. Kan bankalarında vaktinde kullanılmayan kanın plazması ayrılır ve bunu daha uzun süre saklamak mümkün olur.  Lenfin yani akkanın şekilli elemanları dışında kalan kısmına da lenf plazması denmektedir.

Kan plazması

Kanın şekilli elemanları adı verilen kan hücreleri, alyuvarlar, akyuvarlar, kan pulcukları (trombositler) dır. Bu hücreler normalde plazma içerisinde homojen bir süspansiyon durumundadır. Bedenden dışarıya alınan kan, içerisine kan pıhtılaşmasını önleyici bir madde konursa bir süre sonra kanın şekilli elemanları dibe çöker. Böylece kan sıvı ve katı olmak üzere iki kısıma ayrılmış olur. Buradaki sıvı kısma plazma adı verilir. Kanın yaklaşık % 60’ı plazma, % 40’ı da şekilli elemanlardan husule gelmiştir. Kan plazmasının görevleri:

1. Kanın şekilli elemanlarını içinde homojen bir süspansiyon halinde tutar.
2. Organizmaya gerekli olan glikoz, amino asitler, yağlar, vitaminler ve mineraller gibi besin maddelerini sindirim kanalından alıp dokulara taşır.
3. Havadan oksijenin alınıp dokulara, dokulardan karbondioksitin akciğere taşınıp atılmasında alyuvarlarla birlikte görev yapar.
4. Dokularda madde değişimi (metabolizma) sonucunda meydana gelen üre, ürik asit, kreatinin gibi artık maddeleri boşaltım organlarına taşır.
5. Bileşiminde bulunan maddeleri ve endokrin bezlerin salgıladığı hormonları gerekli hedef organlara taşıyarak, çeşitli organların ahenk içinde çalışmaları için gerekli bir ortam sağlar.
6. Sindirim kanalı ve boşaltım organları ile yakın irtibatı sayesinde organizmada su miktarının ve erimiş madde muhtevasının dengede tutulmasını sağlar. Bu olayı, ihtiva ettiği proteinler, su ve elektrolitlerin basıncı sağlar.
7. İhtiva ettiği su ile beden sıcaklığını düzenler.
8. İçinde bulunan fibrinojen adlı protein sayesinde, kan pulcukları ile birlikte pıhtılaşma olayına katılır, kanın damar dışına kaçmasını önler.
9. İhtiva ettiği bağışıklık sağlayıcı maddeler (antikorlar) ile mikroorganizmalara karşı bedenin savunmasına katılır.
10. Damar içine verilen veya diğer yollarla alınıp kana geçen ilaç aktif metabolitlerini hedef organlara ulaştırır. Artık metabolitleri ise vücuttan atılmak üzere boşaltım organlarına iletir.
11. Kan gruplarına ait "özel bir protein tabiatındaki oglutininleri bulundurur: a grubu olanlarda (b); B grubu olanlarda (a); 0 grubunda (a ve b) aglutininleri olup, ab grubu olanların plazmasında ise hiçbir aglutinin proteini bulunmaz. (Bkz. Kan Grupları)

Plazma, sarı renkte karmaşık bir sıvı olup, içinde su ve katı maddeler vardır. % 90-92’si su, % 8 kadarı katı maddelerden meydana gelmiştir. Sarı rengi, içinde bulunan bilirübinden ileri gelir. Plazmanın bulundurduğu katı maddeler organik ve inorganik maddeler olmak üzere iki kısımda ele alınır.

Organik maddeler

Proteinler: Plazmanın protein miktarı 100 mililitresinde 7 gramdır. Proteinlerin önemlileri, albumin, globulin ve fibrinojendir. Bu maddeler, dokuların besin kaynağı oldukları gibi plazmaya kıvam (viskozite) vererek kanın damarlar içinde akması için belli bir direnç sağlar. Plazma proteinleri, ortamı nötralize etmeleri sebebiyle kanın reaksiyonunun değişmez tutulmasında ve kan suyunun ayarlanmasında yardımcı olurlar.

Lipidler, safra tuzları, vitaminler, hormonlar, elementler ve çeşitli kimyasal maddelerle bileşikler yaparak onların çözünmelerini ve taşınmalarını sağlar. Lipidlerle birleşmiş proteinlere "lipoprotein" denilmektedir. Fibrinojen kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteindir. Kan hava ile temas ettiği zaman veya bir damarın yaralanması durumunda fibrinojen, fibrin ağlarını meydana getirmek suretiyle çöker, kan pulcukları ile birlikte bir küme meydana getirirler.

Bu sayede kanama durdurularak organizmanın kan kaybetmesi önlenmiş olur. Globulinlerin muhtevasına giren antikorlar, mikroorganizmalara karşı bedenin savunmasını sağlarlar. Proteinlerin plazmadaki miktarları şöyledir: 100 mililitrede olmak üzere, 4,5 gr albumin, 2-3 gr globulin ve 300 miligram fibrinojen. Lipidler (yağlar): Plazmanın 100 mililitresinde 500-700 mg kadar lipid bulunur. Bunlar nötral yağlar, fosfolipidler ve kolesteroldür.

Karbonhidratlar: Plazma glikoz miktarı 100 mililitrede 90-110 mg olup, diğer karbonhidratları laktik asit ve pirüvik asittir.

Protein olmayan azotlu maddeler: Bunların önemlileri, üre, ürik asit, ksantin, hipoksantin, kreatin, kreatinin, amino asitler ve amonyak tuzlarıdır. Hormonlar, çeşitli enzimler, renkli maddeler (pigmentler) ve çeşitli vitaminler plazmada bulunan diğer maddelerdir.

İnorganik maddeler

Plazmanın katı maddeleri içinde inorganik maddelerin oranı sadece % 1’dir. Bunlar, Na, K, Ca, Mg, Cl, Fe, bikarbonat, fosfat, sülfatlar olup, ayrıca çok az miktarlarda Mn, Co, Cu, Zn, I, Al, Se, Pb de bulunur (Eser elementler). Günlük ihtiyaçları birkaç miligramı geçmeyen bu maddelerin yokluklarında önemli bozukluklar ortaya çıkar. Lenf Plazması

Akkan denilen lenf de kan gibi şekilli elemanlarla lenf plazmasından meydana gelmiştir. Şekilli elemanların büyük bir bölümü akyuvarların lenfosit ve monosit denilen çeşitleridir. bazen alyuvarlar da bulunur. Ayrıca amino asitler, karbonhidratlar, protein olmayan azotlu maddeler ve metabolizma artığı maddeler de lenf plazmasında yer tutar.

Lenf plazmasının kan plazmasından farkı, lenf plazmasında proteinli maddelerin daha az, buna karşılık lipid, su ve klorun biraz daha fazla bulunmasıdır. Yağ damlacıklarından zengin lenf süt görünümünü alır. Lenfin bileşiminde de, pıhtılaşma için gerekli olan maddeler bulunduklarından kan gibi pıhtılaşır. Fakat lenf pıhtılaşması yavaştır ve hasıl olan pıhtı yumuşaktır.

Fizikte plazma

Plazma dünyada doğal olarak bulunmaz. Tepkimeye girmeden kalması için elektromanyetik alandan oluşan kontrollü bir ortama ihtiyacı vardır. Uzayda bulunan yıldızlar plazmalara en iyi örnektir. Uzay boşluğu tepkimeye girmelerini önler. Bilimciler plazmayı tanımlamak için belli parametreler ortaya koymuştur. Bu parametreler iyonlara ve elektronlara yaklaşımlar, tekrarlama sıklığı ve hacmi, büyüklük, ömür, yoğunluk, sıcaklık ve manyetik alanların belli ölçüde bileşiminden oluşur.

Doğal olarak plazma, yıldızlar ve şimşeklerde bulunur. Yapay olarak geliştirilmiş plazma, neon tabelaları ve plazma ekran TV'lerde bulunur. Irving Langmuir adlı bir bilimci 1928'de kan plazmasına benzediğinden dolayı bunları plazma olarak adlandırmıştır. 950'li yıllardan sonra plazma kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde plazma üç bölümde; plazma-fiziği, plazma-kimya ve plazma-teknolojileri dalında incelenmekte ve eğitim yapılmaktadır.

Plazma çok yüksek sıcaklıktaki maddenin doğal halidir. Dinamik bir sistem ve elektromanyetik güçlerin uygulama hedefidir. Aynı zamanda geniş kullanım alanına sahip ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine açıktır. Plazma kısmen veya tamamen iyonlaşmış gaz topluluğudur. Plazma-kvazonötr alanda yüklü ve nötr parçacıklardan oluşmaktadır. Doğada madenin en yoğun hali plazmadır. İyonosfer, Güneş, Yıldızlar vb. plazma halindedir. İyonosfer, morötesi ışınların sayesinde plazma halindedir. Gezegenimizde maddelerin düşük sıcaklık ve yüksek yoğunlukta olması bakımından plazma haline çok az rastlanmaktadır.

Atmosferin yukarı katmanlarında, 100 km. üzerinde, güneşten gelen morötesi (ultraviolet) ışınların etkisi ile iyonlaşma sonucu plazma oluşmaktadır ve bu oluşan plazma iyonaster plazma olarak adlanmaktadır. Plazma halindeki maddelere elektrik veya manyetik alan uygulandığında, gazlardan tamamen farklılaşmakta ve bu bakımdan maddenin 4. hali olarak tamamlanmaktadır.

Sözlükte "plazma" ne demek?

1. Kanda alyuvarlarla akyuvarların içinde bulunduğu sıvı.
2. Elektrik yükü yansız olan gaz moleküllerinden, pozitif iyonlardan ve negatif elektronlardan oluşan akışkan.

Plazma kelimesinin ingilizcesi

[Plazma] n. plasma, plasm
Köken: Fransızca

Yorumlar

Bu sayfa ait yorum bulunamadı. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum ekle

Vazgeç