Peygamber ne demek?
Peygamber, Farsça'da "haber taşıyan ve elçi" anlamlarına gelir. Dini terim olarak, "Allah'ın kulları arasından seçtiği ve vahiyle şereflendirerek emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmak üzere görevlendirdiği elçi"ye peygamber denir.
Arapça'da, peygamber kelimesinin karşılığı olarak, gönderilmiş ve elçi demek olan resul ve mürsel kelimesi kullanılır. Terim olarak resul ve mürsel, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla insanlara gönderilen peygambere denilir. Çoğulları "rüsul" ve "mürselun"dür.
Nebi de Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara haber veren, fakat yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilmeyip, önceki bir peygamberin kitap ve şeriatını ümmetine bildirmeye görevli olan peygamberdir. Çoğulu "enbiya"dır. Risalet ve nübüvvet kelimeleri masdar olup, peygamberlik anlamına gelmektedir. Çoğunluk Kelam alimlerine göre ise "resul" kelimesi, lugat manası bakımından "nebi" kelimesinden daha geniş ve şümullüdür.
Çünkü melekler de, ilahi haberler taşıdıklarından, onlara da "İlahi haberciler" anlamında "resul" denmektedir. Bu görüşte olanlara göre, kendisine ilahi kitab ve müstakil şeriat verilen peygamberler "resul" diye anılırlar. Bu bakımdan, her resul aynı zamanda bir nebidir. Fakat her nebi, resul değildir. Bunlara göre; ikisi arasında, -mantık diliyle"umum-husus-mutlak" ilişkisi vardır. Çünkü nebi; tebliğle mükellef olsun olmasın, Allah Teala'dan vahiy yoluyla her hangi bir emir alan kimsedir.
Eğer o, belli bir şeriatı (hu*** sistemini) veya bir Kitabı tebliğ etmekle mükellef tutulursa, o peygambere aynı zamanda "resul" denir. Her iki grubun da Kitab ve Sünnet'ten delilleri vardır. Sonuç olarak, nebi ve resul şöyle tarif edilebilir: "Allah Teala'nın seçtiği ve onu Cibril (a.s.) vasıtasıyla (uyanık iken) vahyettiği şeyleri insanların hepsine veya belli bir topluluğa Allah'ın emriyle tebliğ eden bir insandır.
Peygamberlere iman
Kur'an-ı Kerim'de zikredilen birçok ayetlere ve Peygamberimiz (s.a.s)'in bazı sahih hadislerine göre Allah Teala'nın razı olduğu yegane hak din olan İslam'da iman esaslarından biri de, Allah (c.c.) tarafından insanları irşad ederek onlara doğru yolu göstermek için gönderilen bütün peygamberlere iman etmektir.
Bu ortak esas, İslamda iman esasları arasında yer alan çok önemli bir rükündür. Çünkü "meleklere" iman edilmeden, "İlahi kitaplara" inanmak mümkün olmadığı gibi, bu kitabları insanlara tebliğ etmekle görevli ve sorumlu olan "Peygamberlere" iman edilmeden de, mukaddes kitablara iman etmek mümkün değildir.
Gerçek şudur ki; peygamberlik müessesesine inanılmadan din, yani ilahi emir ve yasaklar söz konusu olmaz. Çünkü peygamberler, Allah Teala'nın insanları irşad için gönderdiği birer ilahi elçi olarak kendilerine vahyolunan ilahi hükümleri, emir ve yasakları yalnız tebliğ etmekle kalmazlar; aynı zamanda bu hükümleri kendi nefislerinde aynen tatbik eder ve günlük hayatımızda fert ve toplum olarak nasıl uygulayacağımızı gösterirler.
Peygamberler, herkes tarafından takip edilebilecek üstün vasıflı, yüksek ahlaklı, kamil ve örnek insanlardır. Onlar, her hususta çok güzel birer örnek oldukları için, insanları kolayca etkiler, onlara Allah sevgisi ve O'na imanı aşılar ve peşlerinden sürükleyerek hayatlarında esaslı değişiklikler yaparlar. Çünkü nefsi ve aklı ile başbaşa olan insanların ıslahı ve doğru yola yöneltilmeleri, ancak yine birer insan olan, günahlardan arınmış (masum) peygamberlerin önderliğinde başarılabilir.
Onun içindir ki, melekler insanlara değil, yalnız peygamberlere elçi olarak gönderilmişlerdir: "(Onlara) de ki: Eğer yeryüzünde yaşayıp huzur içinde dolaşanlar melekler olsaydı, muhakkak Biz, onlara gökten melek bir peygamber indirirdik" (el-İsra, 17/95). Kur'an-ı Kerim'in bildirdiğine göre, peygamberlik müessesesi ve ilahi kitaplar Allah Teala'nın insanlara lutfettiği manevi bir hediye (mevhibe-i ilahiyye)dir.
Âlemleri yaratan Allah (c.c) insanlar ve milletler arasında bir fark gözetmeden, onların her birine maddi sayısız nimetler ve çeşitli rızıklar verdiği gibi, ruhi bir gıda, manevi bir nimet olarak peygamberlik nimetini de aynı ilahi esasa göre insanlık alemine ihsan etmiştir. Bu yönden peygamberlik, lutfu ve rahmeti sonsuz olan Rabbulalemin'in bütün dünya milletlerine dağıttığı ilahi bir hediyedir.
Madem ki insanlar hidayet yolunu bulmak, hak ve adalet üzere kurulan ilahi nizamı öğrenerek hayatlarında uygulayabilmek için Allah (c.c) tarafından seçilerek gönderilen masum (günahsız) peygamberlere ve onlara indirilen ilahi vahye muhtaçtırlar; o halde bütün insanların Rabbı, Halık ve Razıkı olan Allah Teala, elbette ki kulları arasında ayırım yapmadan, her millete kendi içinden seçtiği peygamberler gönderecektir.
Nitekim bu husus Kur'an-ı Kerimde şu ayetlerle açık olarak beyan edilmiştir: Hiç bir millet yoktur ki, kendi içinde (onları Allah azabıyla) korkutan biri (bir peygamber) gelip geçmiş olmasın" (el-Fatır, 35/24), Her milletin bir peygamberi vardır". Bütün peygamberler bu yüce görevi eksiksiz olarak yapabilecek ve kendilerine vahyolunan ilahi hükümleri insanlara tebliğ edebilecek kudret ve kabiliyette yaratılan mümtaz ve sadık kullar, Allah tarafından seçilen ilahi elçilerdir.
Kur'an-ı Kerim, müslümanlara, yalnız İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s)'e değil, dünya milletlerine zaman zaman gönderilen bütün peygamberlere de inanmayı emretmektedir. el-Bakara süresinde; Deyiniz ki biz Allah'a, bizlere indirilen (Kitab)'a; İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve oğullarına indirilenlere; Rableri tarafından Musa ve İsa ya verilenlere iman ettik. Onları biribirinden (peygamber olarak) ayırmayız” (el-Bakara, 2/136) buyrulmaktadır.
Ayette geçen "nebiyyun" kelimesi ile, daha önce gönderilen diğer peygamberlerin kastedildiği anlaşılmaktadır. İşte İslam dini, bütün peygamberlere inanmayı, "iman esasları"ndan ve İslamın temel prensiplerinden saymakla (bkz. el-Bakara, 2/177 ve 285, en-Nisa, 4/ 136), hiç bir dinin erişemediği derecede şumullü bir insanlık dini olmak vasfını kazanmaktadır. Bütün dünya milletlerine hitap etmek suretiyle de, insanları bütün beşeriyeti içerisine alan bir kardeşliğe, sulh ve sukuna, saadet ve selamete davet etmektedir.
Bu bakımdan, her müslüman icmali olarak (kısaca); başta Hz. Muhammed (s.a.s) olmak üzere, daha önce gönderilen bütün peygamberlere; tafsili olarak da, Kur'an-ı Kerim'de isimleri zikredilen peygamberlerin her birine ayrı ayrı iman etmeleri, ayrıca, Allah (c.c) tarafından önceki milletlere gönderilen ve adları bildirilmeyen bütün peygamberlere toplu olarak iman etmeleri gerekir.
Sözlükte "peygamber" ne demek?
1. Tanrı'nın buyruklarını bildiren kimse, yalvaç, elçi, resul, nebi.
2. Hazreti muhammet.
Peygamber kelimesinin ingilizcesi
n. prophet, seer
Köken: Farsça