Kulak nedir?
İşitim organı ve bu organın sesleri toplamaya yarayan kanat biçimindeki dış kısmıdır. Kulak, bir dizi kanal, zar, kemikçik ve sıvıların ilahi ve hassas bir nizam ile dizilmesinden meydana gelmiştir. Ses dalgalarını ve durumla ilgili uyarıları elektriki dalgalara çevirip merkez organa (beyne) yollaması insana işitme ve denge gibi iki büyük nimeti kazandırmıştır. İnsan kulağı, dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölüme sahiptir.
Dış kulak: Sayvan ve dış kulak yolundan meydana gelir. Sayvan yani kulak kepçesi bir fibro - kartilajinos iskeletle bağ ve kaslardan oluşmuştur. Bunların hepsini deri örter. Dış kulak yolu ise, yatay olarak dıştan içe ve biraz da arkadan Öne doğru gider. Tamamen düz olmayan bu yolun içi ince bir deriyle kaplıdır. Yol boyunca 2.000 kadar yağ bezi vardır. Bunlar koyu yağlı bir sıvı salgıdır. Dış kulak yolu 25 mm uzunluğunda düzensiz bir silindir olup, 1/3 dış kısmın çatısı kıkırdak, 2/3 iç kısmının çatısı kemiktendir. Bu yolun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak zarı, dışta deri, ortada bağ dokusu, içte de orta kulak mukoza zarı olmak üzere üç kattan husule gelir.
Orta kulak: Temporal kemik içinde, bir bezelye tanesi büyüklüğünde, içerisi hava dolu birtakım boşluklardır. Üç parçası vardır: a) Timpan, b) Öztaki borusu, c) Antrum ve mastoid hücreler. Davula benzeyen timpanın dört kemikçiği vardır: 1) Çekiç, 2) Örs, 3) Mercimek ve 4) Üzengi kemikleri. Bu kemikçikler birbirine çarparak timpan zarından gelen ses titreşimlerini iç kulağa iletirler. Orta kulakta bulunan önemli kısımlardan biri de kemikçikler zinciridir. Çekic, örs ve üzengi kemikçikleri zar ile iç kulağın bağlantısını sağlar. Bu üç kemikçik vücudun en küçük kemikçikleri olup zara gelen titreşimi takriben 12,19 kat arttırırlar ve iç kulağın perilenf>perilenf sıvısına iletirler. Çekiç kemiği zara yapışıktır. Örs, ortada ve üzengi ise iç duvarda yapışıktır. Üzengi kemiğinin yapıştığı nokta oval pencere adını alır ve iç kulağa titreşimlerin iletimi buradan olur. Orta kulakta bunlardan başka zarı gererek hassasiyeti arttıran "Tensor timpani" kası ve üzengi kası bulunur. Üzengi kası çok şiddetli seslerin iç kulağa iletimini azaltmakla görevlidir.
İç kulak: Temporal kemiğin piramit parçası içinde ve timpanın iç bölümündedir. İçinde hem işitme, hem dengeyle ilgili organlar bulunur. Dolambaçlı boşluklar durumunda olduğu için labirent adı da verilir. İç kulak: Oval pencere, vestibül, yarım daire kanallar ve koklea borusu (kulak salyangozu) olarak 4 parçadan meydana gelir. Oval pencere timpan boşluğuna bakan bir zardır. Üzengi kemiğinin kaidesiyle kapanır. Yarım daire kanallar kendi üzerine bükülüdür. Birer uçları şişkindir. Bu şişkinliklerin üzerindeki deliklerden denge sinirine ilgin iplikler geçer. Bu kanallar dengemizi ve hareketlerimizi düzenler. Koklea borusu 2,5 defa kendi üzerinde dolandıktan sonra bir çıkmazla sonlanır, işitme olayı buraya gelen sinir dallarıyla gerçekleşir.
İşitme olayı ise şöyle oluşur: Ses dalgalarından meydana gelen hava titreşimleri külek kepçesiyle toplanarak dış kulak yoluna itilir. Böylece timpana çarpan titreşimler bu zarda dalgalanmalar meydana getirir. Çekiç, timpana dayanmış durumda oluğundan meydana gelen titreşim sırasıyla örs ve üzengi kemiklerinden geçerek oval pencereye ulaşır. Buradan da koklea borusunun üst boşluğunu dolduran perilenf sıvısında titreşimler meydana getirir. Üst boşluğu dolduran perilenf sıvısı, titreşimi orta boşluktaki endolenf sıvısına iletir.
Bu sıvının dalgalanmaları sonucu buradaki titrek tüycüklerin yardımıyla alıcı hücreler etkilenirler. Alıcı hücrelere gelen İşitme duyusu, işitme sinirinin iplikleri yoluyla beyine ulaşır. Beynin yan lobunun (temporal) içerisinde bulunan işitme merkezindeki alıcı hücreler bu uyartıları hemen tutarlar. Sonra bunları sesin çeşidine göre (söz, gürültü, ya da müzik) bir başka merkeze gönderirler. Bu merkez de sesleri değerlendirir. Böylece dış kulaktan başlayan işitme olayı, beynin iç merkezlerine kadar devam eder.
Koklea: 2,5 kere üzerine kıvrılmış bir salyangoz kabuğu biçimindedir. İşitmeyi sağlayan koklea bölümüne "korti organı" denilmektedir. Koklea kanalının içinde devamlı bir şerit gibi devam eden korti organında işitme, titreşimden elektrik dalgalarına çevrilerek, beyine iletilmeye hazır hale getirilir.
Vestibül: Kesecik, kırbacık adlı boşluklar ve üç yarım daire kanalından yapılmıştır. Yarım daire kanalcıkları ütrikül (kırbacık) kısmına açılır. Bu organda dengenin sağlanmasında görevli iki tür reseptör (alıcı) bulunur.
Kinetik reseptörler; her üç yarım daire kanallarının şişkin kısımlarında bulunurlar ve hareketler esnasında ortaya çıkan basınç değişikliklerini algılarlar.
Pozisyon reseptörleri; duran bir insanda basın pozisyonu ile yerçekimi arasında ilgiyi kurarak dengeyi sağlar.
İşitme: Titreşimlerden saniyede 16-20.000 frekanslar (sıklık) arasında olanlar insan kulağı tarafından ses olarak alınmaktadır. Titreşim kulak kepçesi tarafından toplanıp dış kulak yolundan zara iletilir. Zarın titreşmesiyle ona bağlı olan çekiç kemiği de titreşir ve kemikçikler sistemi hareket eder. Bu sistem sesin şiddetini ortalama 16 (12-19) defa arttırmaktadır. Üzengi kemiğinin yapıştığı oval pencereden titreşimler sıvı sisteme iletilir. Sıvı sistemin hareketi ve koklea içindeki korti organına tesiriyle elektriki uyartılar doğarak ses beyinde idrak edilebilecek hale gelir.
Kulak İltihapları
Kulağın en çok görülen hastalığı. Çocukluk çağlarında oldukça fazla görülen bu hastalığın başlıca iki şekli vardır. Birincisi irinsiz orta kulak iltihapları, ikincisi irinli orta kulak iltihapları. İrinsiz ortakulak iltihaplarının pekçok sebepleri olmakla beraber başlıcaları şunlardır: Çocukluk çağlarında sık sık tekrarlayan üst solunum yollarının virüs enfeksiyonları, allerji, atmosfer basınç farkları. Bu şekilde hastanın şikayetleri şunlar olabilir: Kulakta ani tıkanma ve ani ağrı, yavaş gelişirse işitmede azalma, kulakta çalkantı hissi, bazen çınlamalar. Tedavisinde orta kulağa çeşitli metodlarla hava vererek negatif basınç düşürülmeğe çalışılır.
İrinli orta kulak iltihaplarında ise amiller, irin yapıcı mikroplardır. Bunlar soğuk algınlığı, nezle, üşütme, genel vücut mukavemetinin kırıldığı durumlarda kolaylıkla orta kulağa ulaşarak orada çoğalır ve iltihap meydana getirirler. Halsizlik, ateş nabızda hızlanma, zonklama şeklinde kulak ağrısı, gittikçe artan ağır işitme, uğultu ve çınlamalar başlıca şikayetlerdir. İrinin orta kulakta birikip zarı germesiyle gecikilmiş vakalarda dayanamayan zar, zayıf bir yerinden patlak verir ve irinin dışarıya akmasıyla hastanın şikayetleri ortadan kalkar. Fakat bundan sonra bir akıntı başlar.
Bu şeklin tedavisi ise, zarın kendiliğinden delinmesine fırsat vermeden aynı işi doktorun yapmasıdır. Çünkü, zarın en tehlikesiz yeri olan arka-alt dörtte biri doktor tarafından delinerek bu iş yapılır. Kendisi delinirse, daha değişik tehlikeli yerlerden olma ihtimali fazladır. Aynı zamanda doktorların yaptığı düzgün kesik çok daha kolay kapanır. Fakat, kendiliğinden delinmelerde kulak zarı kolay kolay kendini tamir edemez ve zar delik olarak kalır. Her iki durumda da irin boşaldıktan sonra uygun antibiyotiklerle destek sağlanır.
Herhangi bir sebeple iyi tedavi edilmemiş orta kulak iltihaplarında ileride çeşitli kötü durumlar meydana gelebilir. Zar tamamen tahrip olup işlemez hale gelebilir, kemikçikler iltihaba iştirak edip çalışmaz olabilirler veya orta kulaktaki iltihap damarlar yoluyla beyine ulaşabilir. Kemikçiklerin normal durumda olmasına rağmen zarın işlemediği durumlarda plastik ameliyatla yeni bir zar yapılabilir. Zar olarak vücudun herhangi bir kısmından alınan fasia adı verilen zara benzer teşekküller kullanılır. Bu sayede oldukça iyi işitme temin edilebilir.
Had orta kulak iltihapları en çok bebeklik çağında görülür. Çocuk oldukça huzursuzdur. Sürekli ağlar, elini kulağına götürür, kulağına parmakla bastırılınca çığlığı basar. Otoskopla bakılırsa, kulak zarının kızardığı ve dışa doğru bombeleştiği görülür. Bu dönemde yapılan uygun tedavi ile durum kısa zamanda normale döner. Müzminleşen vak’aların tedavisi de giderek zorlaşır. Hastanın kulağı yıllarca akar durur. Halk arasında yanlış olarak yerleşmiş bulunan "akan kulaktan zarar gelmez" inancının da tedavinin ihmal edilmesinde rolü vardır. İhmal etmeyip hemen hekime gitmelidir.
Sözlükte "kulak" ne demek?
1. Başın her iki yanında bulunan işitme organı; telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu.
2. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği.
3. Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri.
Cümle içinde kullanımı
Kulakları küçük.
Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.
- H. E. Adıvar
Kulak kelimesinin ingilizcesi
n. wealthy peasant farmer in czarist Russia
adj. aural
n. ear, lug