Feodal ne demek?
Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal, ekonomik örgütleniş biçimidir.
Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Cermen kökenli bir sözcükten türetilmiştir. Feodal toplumun siyasal örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezi otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.
Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da eğemen olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Cermen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasal düzeni bozulmuş, sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır.
Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları Sanayi Devrimi ile tümüyle yok olmuştur. Bizde feodal yapı Osmanlı imparatorluğundan önce var olduğu gibi, Osmanlı döneminde de yürürlükteydi. Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte feodal yapı 622 yıl hüküm sürüp, bir ata mirası olarak genç Türkiye Cumhuriyetine kalmıştır.
Feodal düzen, şu ya da bu özelliği ile, hemen hemen bütün ülkelerde yaşandı. Bu dönem, uzun sürmüştür. Çin'de 2.000 yıldan fazla. Batı Avrupa'da, Roma İmparatorluğu'nun yıkılışından (5. yüzyıl), İngiltere'de, 17. yüzyıla, Fransa'da 18. yüzyıla kadar uzanir. Rusya'da ise bu düzen 9. yüzyıldan 1861 servaj (kölelik) düzeninin. kaldırılmasına kadar sürdü.
Senyörün (derebeyin), toprak üzerindeki mülkiyet hakkı ile serf üzerindeki sınırlı mülkiyet hakkı, feodal toplumun üretim ilişkilerinin temelini teşkil eder. Serf, bir köle değildi. Topraktan yararlanma hakkına sahipti. Feodallerin mülkiyeti dışında, köylülerin ve zanaatçıların da üretim aletleri ve kendi özel işletmeleri üzerinde özel mülkiyet hakları vardı. Küçük köylü işletmesi ve bağımsız küçük zanaatçıların üretimi, kişisel emeğe dayanıyordu. Üretim, özellikle doğal [sayfa 37] bir nitelik taşırdı; yani ürün, değişim için ayrılmaz, esas olarak, doğrudan tüketimde kullanılırdı.
Taşra soyluları ve feodaller tarafından köylülerin sömürüsü, büyük feodal toprak mülkiyeti üzerine kurulmuştu. Feodalin topraklarından ancak bir kesimi kendi malikanesini teşkil eder, geri kalan diğer kesimi ise, kulluk koşulları altında, köylülere anlaşmalı olarak bırakılırdı. Feodal, [toprağı] köylüye "parseller" ve böylece kendisine el emeği sağlardı. İster kendi araçlarıyla senyörün toprağını (angarya olarak) ekip biçmek için olsun, ister ürünün bir kesimini senyöre vermek suretiyle olsun, isterse her iki biçimde birden olsun, miras yolu ile bir hisse topraktan yararlanan köylü, bulunduğu yerde kalmak zorundaydı.
Köylüyü bağımlı duruma zorunlu olarak sürükleyen, açık sömürü şekli, işte buradaydı. Feodal, köylüyü öldüremezdi ama, onu satabilirdi. Serfin emek süresi iki kesimden ibaretti: gerekli-emek süresi ve ek-emek süresi. Gerekli süre içinde, köylü, kendisinin ve ailesinin yaşamasını sağlamak için gerekli olanı üretirdi. Ek-emek süresinde ise, köylünün yarattığı artı-ürüne, senyör (angarya, ayni, nakit olarak) toprak rantı biçiminde sahip çıkardı. Köylülerin bu sömürülme biçimi, bütün halklarda, feodalizmin başlıca niteliğini oluşturur.
Başlıca sakinleri, zanaatçılarla tacirler olan kentler, senyörlerin toprağı üzerinde kurulmuş olduğundan, onların egemenliği altındaydı. Kentli, özgür olabilmek için mücadele etti, kentlerin özerkliği mücadelesinde çoğunlukla başarıya ulaştı. Kentlerin gelişmesi ve ticaretin ilerlemesi, feodal köyü şiddetle etkiledi. Feodal ekonomi, kendi pazar sınırı içerisinde dolaşımını tamamlıyordu. Senyörlerin, lüks nesneler satın almak için paraya gereksinmeleri olurdu. Bunun içindir ki, köylülerden toprak rantını, ayni olarak değil, nakit olarak istemeye başladılar. Bu da, senyör ile köylüler arasındaki mücadelenin gittikçe sertleşmesine neden olan sömürüyü yoğunlaştırdı.
Sözlükte "feodal" ne demek?
Sözlükte "derebeylikle ilgili" anlamı taşır. Feodalizm ya da Derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezi otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.
Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da hakim olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Cermen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasi düzeni bozulmuş ve sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır. Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları sanayi Devrimi ile tamamen yok olmuştur.
Cümle içinde kullanımı
Bütün istedikleri, amaçladıkları toplumun yarı feodal düzenini sürdürmekti.
- N. Cumalı
Feodal kelimesinin ingilizcesi
adj. feudal, of or pertaining to feudalism, of or pertaining to the political and social system of medieval Europe
adj. feudal, feudatory
Köken: Fransızca