Asit nedir?

Eriyiklerinde hidrojen iyodu bulunan bileşiklerdir. Bugünkü anlamda asit, madenlerle yer değiştirebilen, iyon halinde hidrojen bulunduran, sudaki eriyikleri ekşi lezzette olan ve mavi turnusolu kırmızı yapan maddelerdir.

Asitlerin sudaki eriyikleri iyonlaşarak pozitif ve negatif iyonlara ayrılırlar. İşte, bütün asitlik özelliğini veren bu hidrojen iyodudur. Bir asit molekülü kaç hidrojen iyonu veya başka bir deyişle, metallerle yer değiştirme özelliği taşıyan kaç hidrojen bulunduruyorsa o kadar değerlidir H2SO4 iki, HC1 bir değerli asitlerdir.

Asitler soy olmayan metaller ve kaleviler üzerine etki yaparak her iki halde de tuzları meydana getirirler. Bir değerli bir asit, bir çeşit, iki değerli bir asit iki çeşit, üç değerli bir asit de üç çeşit tuz yapar. Asitlerin elde edilişi şu genel kurala dayanır: Hangi asit elde edilecekse, o asitin tuzu alınır. Elde edilecek asitten daha az uçucu olan (kaynama noktası daha yüksek) bir başka asitle işlenir.

Bu genel kural dışında her asitin kendine has teknik elde ediliş yollan vardır. Asitler üzerinde çalışmaların çok eski bir geçmişi vardır. Ama ilk bilimsel çalışmayı Lavoisier yaptı. İngiliz bilim adamı Davy de yaptığı çalışmalar sonucu asit özelliği gösteren maddenin asit bileşimindeki oksijen değil, hidrojen olduğunu gösterdi. Kokusu genelde insanların nefes almasını güçleştirecek seviyede etkilidir.

Hidroklorik asidin kokusu, bu kokuya maruz kalan kişilerin yoğun bir öksürük nöbeti geçirmelerine sebep olur. Bundan dolayı bu asidin kokusunu solumak zorunda kalan kişinin en kısa zamanda açık havaya çıkarak bol miktarda oksijeni ciğerlerine doldurması gerekmektedir. Astım hasları bu asidin kokusuna çok duyarlıdırlar ve bu asidin kokusunu içlerine çekmeleri astım krizi geçirmelerine neden olmaktadır.

Hidroklorik asit, tarihte yeni kolaylıkların keşfedilmesinde ön ayak olmuştur. Günümüzde PVC?den demir-çeliğe, organik madde üretiminden gıda sektörüne kadar hemen hemen tüm alanlarda hidroklorik asit kullanılmaktadır. Ticarette kullanılan derişik hidroklorik asitte %37 hidrojen klorür mevcuttur. Hidrojen klorür basınç altına girerse çok kolay sıvılaşabilmektedir. Hidrojen klorür saf olduğu zaman renksiz ve berrak bir sıvı görüntüsüne sahiptir. Ancak içine kirlilik karışırsa bu renksiz olan kimyasal madde sarı renge döner.

asit

Hidroklorik asidi elde edebilmek için öncelikle hidrojen klorür gazının elde edilmesi gerekir. Hidroklorik asit sanayide, tuz üzerine dökülen ısıtılmış sülfürik asidin etkisiyle ortaya çıkan hidrojen klorür gazının suya gönderilmesiyle elde edilmektedir. Buna Leblanc yöntemi denir. Sodyum sülfat da Lebranc yöntemiyle elde edilmektedir. Tepkime, döner tabanlı mekanik fırınlarda yapılmaktadır. Bu şekilde hazırlanan asit halk arasında tuzruhu olarak tanınır. Bu asidin sarı renkte olma sebebi ise içindeki demir-III- klorürüdür.

Tuzruhu hem çok keskin kokulu hem de yakıcı bir kimyasaldır. Mermerin bile yüzeyini eritebilecek derece kuvvetli bir asitti. Bu asidin vücuda teması derinin üçüncü dereceden tahriş olmasına çok temas etmesi halinde derinin yanmasına ve kalıcı yara izlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Tuzruhunun kokusu insanın nefes almasını zorlaştırmakta kişinin öksürmesine, eğer maruz kalan kişi astım ise astım nöbeti geçirmesine sebebiyet vermektedir.

Bu asidi saatlerce solumak zorunda kalanlarda ise asit zehirlenmesi görülebilmektedir. Tuz ruhu kokusunu hamile bayanların asla solumaması gerekmektedir. Bütün bu zararlı etkilerine rağmen çoğu hanım tuvalet temizliğinde kullanılabilmektedir. Tuz ruhu kullanımına çok dikkat edilmeli, ağız ve burun bir maske ile kapatılarak bu kokunun ciğerlere girmesi önlenilmeli, asla deriye ve gözlere temas ettirilmemelidir.

Elektrolizle elde edilen klor gazının hidrojen atmosferinde yakılmasıyla oluşan hidro klorürün sudan geçirilmesiyle de hidroklorik asit elde edilir. Bu yönteme Solvay yöntemi denilir. Bu işlem için ergitilmiş silisten yapılmış kaplar kullanılır. Bu yöntemle elde edilen asit çok saf bir asittir. Ayrıca sanayide, organik moleküllerin klorlanması işleminde bol miktarda hidrojen klorür açığa çıkar. Bu yan tepkime gazlarından hidroklorik asidin elde edilmesinde yararlanılmaktadır. Hidroklorik asit, aktif metallerle kolaylıkla tepkimeye girerek, bunların klorür tuzlarını yapar ve hidrojen açığa çıkarır.

Çinkonun hidroklorik asitle tepkimeye girmesi, hidrojenin laboratuarda klasik elde ediliş yöntemidir. Mangan dioksit, permanganat gibi yükseltgen maddeler klorun hidroklorik asitten ayrışmasını sağlar. Bakır, cıva, gümüş, altın gibi kimi metaller hidroklorik asitten etkilenmezler. Ametaller ise bu asitle tepkimeye girmezler. Metal oksit ve hidroklorik asitle ise, hidroklorik asitle klorür tuzu durumuna geçerler. Hidroklorik asit türlü metal tuzlarını bozar. Bu asidin nitrik asitle karışımı halk arasında altın suyu olarak bilinir ve altın, platin gibi maddeleri çözündürür.

Altın suyu bazı metallerden yapılmış takı aksesuarlarının altın görünümünü almasında ve kararmalarını önleme amacıyla kullanılmaktadır. Eski parlaklığını kaybetmiş altınlarda altın suyundan geçirilerek tekrar parlatılabilmektedir. Hidroklorik asit çok kuvvetli bir asittir, çözelti durumunda tamamen iyonlaşır. Gümüş nitrat çözeltisiyle verdiği beyaz renkli çözeltiden ve oksidanlarla tepkimesi sonucunda ortaya çıkan klor kokusundan tanınabilir. Hidroklorik asit klorürlerin elde edilmesinde, bazik sistemlerin nötralizasyonunda(yansızlaştırma, etkisizleştirme, tarafsızlaştırma) ve metal ürünlerinin temizlenmesinde kullanılmaktadır.

İnorganik asitler

Minerallerden ve metal olmayan maddeler yapılan asitlere, inorganik asitler adı verilir. Yaygın inorganik asitler arasında, sülfürik asit (H2SO4), hidrojen klorür (HCl), nitrik asit ve fosforik asit (H3PO4) yer alır. Endüstri her yıl bu asitlerden milyonlarca üretir. Bunlar plastik, lif, gübre, boya kimyasallarının yapımında kullanılır. Konsantre inorganik asitler çok aşındırıcıdır. Cilde zarar verebilir ve diğer metallerin içinde hızla eriyebilirler. Hidroflorik asit (HF), camın yapısını bozarken diğer inorganik asitler cam için tehlikeli değildir.

Organik asitler

Bitkiler ve hayvanlar, organik asitler adı verilen çeşitli asidik karbon bileşimleri üretir. Bunların çoğu zararsızdır; meyveyeler ve diğer yiyeceklere tat verir. Organik asitler yapıları karbon iskeletine dayalı asitlerdir. Formik, asetik, propiyonik, bütirik, fumarik, sorbik, sitrik ve malik asit gibi asitler ve bunların tuzları başlıca organik asitlerdir. Doğada saf olarak bitkisel ve hayvansal organizmada bulunabilirler ve ayrıca doğal yollardan elde edilebilirler. Hayvan vücudunda kullanılıp, metabolize olduktan sonra karbondioksit ve suya okside olurlar.

Dolayısıyla canlı organizma için herhangi bir sağlık sorunu yada bir risk oluşturabilecek hiçbir kalıntı bırakmazlar. Bu özellikleri nedeniyle organik asitler günümüzde gerek karma yem üretiminde gerekse hayvan beslemede tüm dünyada vazgeçilmez bir koruyucu ve verim artırıcı bir katkı maddesi durumundadırlar. Özellikle yakın zamana kadar çok yaygın olarak kullanılan antibiyotik büyütme faktörlerinin hayvan beslemede kullanımının yasaklanmasından sonra antibiyotiklerin yerini alabilecek çok güçlü bir alternatif olması nedeniyle günümüzde büyük bir popülarite kazanmışlardır.

Sözlükte "asit" ne demek?

1. Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve bileşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli bileşik, hamız.

Asit kelimesinin ingilizcesi

[ASiT] n. acid
Köken: Fransızca

Yorumlar

Bu sayfa ait yorum bulunamadı. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum ekle

Vazgeç